Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Cumhuriyetin yüzyılının mimarı ve Türkiye yüzyılının güvencesi olan tüm öğretmenlerimizin emeklerine karşılık, saygı ve sevgi ile anıldığı, öğretmen ve öğretmenlik mesleği ile ilgili duyarlılığın arttığı güzel bir gündür. Bu günde hepimiz öğretmenler olarak kutsal bir görevi ifa etmenin iç huzurunu yaşamaktayız.

                          Gazi Mustafa Kemal Atatürk, öğretmenlere hitaben yaptığı bir konuşmada toplumu şekillendirme adına öğretmenlere nasıl önemli bir görev düştüğünü şu sözlerle açıklanmıştır: "Arkadaşlar, yeni Türkiye'nin birkaç yıla sığdırdığı askerlik, siyaset ve yönetim alanlarındaki yenilikler, sizin; sayın öğretmenler, sizin toplumda ve düşünce yaşamınızda yapacağınız yeniliklerdeki başarınızla gerçekleşecektir. Hiçbir zaman unutmayın ki, cumhuriyet sizden 'fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür' nesiller ister." Böylesine mühim bir görevi olan öğretmenlere toplumsal açıdan çok önemli görevler düşmektedir.

                 Bu itibarla yüreği vatan, millet aşkıyla atan öğretmen; bakışını bugüne değil geleceğe yönelten, bugünde yaşasa da geleceği yaşatan insandır. Öğretmenin her hâl ve tavrından dün, bugün ve yarını bir arada görmenin bilgeliği okunmalıdır. Öğretmen, memleketinin bütün çocuklarını kendi çocukları gibi görerek onların en iyi şekilde yetiştirilmeleri hususunda titizlik göstermeli, her eylemine bu hassasiyet çerçevesinde şekil vermelidir.

                   Öğretmenlik sadece bir meslek olarak görülemez. Öğretmenler bilimin, sanatın, aydınlığın, iyiliğin, güzelliğin, doğruluğun, kısacası insanı insan yapan tüm değerlerin yaşamasını sağlayan kişidir. Bir öğretmen için sınıftaki her öğrenci birer gelecektir, ülkesinin bağrına ektiği bir umut çiçeğidir. Belki hepsi birer doktor, mühendis, öğretmen olamayacak ama iyi bir anne, şefkatli bir baba, vefalı bir dost, yardımsever bir vatandaş, kısacası insani değerlere sahip birer birey olacaktır. Öğretmenin mesleğinde karşılaştığı her güçlükte onu ayakta tutan buna olan inancıdır.

                            Öğretmen; kendisi için ilkesi, ülkesi için ülküsü olan insandır. Öğretmen bilen insan değil, sürekli öğrenen insan olmalıdır. Bilen insan rolüne büründüğünde kendini öğrenmeye kapatacak, böylece zamanın gerisine düşerek yenilgiye razı olacaktır. Oysa öğretmen; eğitim gemisinin dümenindeki kaptan, tepeden tırnağa eğitim olan insandır. Öğretmen elinde kâğıt kalem okuyup yazandır.  Onun terk edeceği öğrenme eylemine kim sahip çıkacaktır?  

                  Yaşadığımız yüzyıla hâkim olan güç, bilim ve tekniktir. Bunu gençlerimize öğretecek olan ise çağın gerekleriyle donanmış ve mesleğine âşık olan öğretmenlerdir.
Gelecek gençlerindir, gençler ise öğretmenlerin eseridir.

Sevgi, hayatın anlamı ve her kapıyı açan bir anahtardır.  Yaşamın her alanında olduğu gibi, eğitim-öğretimde de sevgiye mutlak ihtiyacımız vardır. Bir öğretmenin başarılı olabilmesi için mesleğini, ülkesini ve her şeyden önemlisi öğrencilerini sevmesi gerekir. Şunu unutmayalım ki en başarılı öğretmenler, sevgi anahtarını kullanan ve o anahtarı kullanmasını öğreten öğretmenler olmuşlardır. Ancak beyinleri bilgi, gönülleri sevgiyle dolu öğretmenler ideal kişiler yetiştirebilirler.

Mesajıma son verirken bu kutsal görevi uzun yıllar icra ederek emekli olan çok kıymetli öğretmenlerimize bu zamana kadar yapmış oldukları hizmetlerden dolayı teşekkür eder sağlıklı uzun ömürler ve mutluluklar dileyerek, öğretmenlik mesleğine yeni başlamış olan meslektaşlarıma görevlerinde başarılar dilerim. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizle birlikte bugün hayatta olmayan, görevi uğruna şehit olmuş öğretmenlerimizi rahmet ve şükranla anıyorum. Kıymetli meslektaşlarımın Öğretmenler Günü'nü kutluyor, hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.